» HAKYOLUNDA OLANLARIN SİTESİNE |Hoş Geldiniz MİSAFİR EDEPLE GELEN HURMETLE GİDER 1 12:10:1528.MRT.24
ANA SAYFA Anasayfan Yap Favorilerine Ekle E Posta Radyo Nebi Dinle Facebookta Paylaş
Ana Sayfa Sohbet Forum Dini Konular Dualar Cüz AL Kose Yazıları Resimler Videolar Sızden Gelenler Sitene Ekle Soru Sorun
[ MESAJ İLET() · YENİ EKLENENLER · UYELERİMİZ · FORUM KURALLARI · SİTEDE ARA · RSS ]

  • Page 1 of 1
  • 1
HAKKIN YOLUNDAYIZ » HAKKIN YOLUNDA FORUM » KOSE YAZILARIMIZ » TERORÜN BİTMESİ İÇİN 26 MADDE (PKK TERORUNU BİTİRMEK)

TERORÜN BİTMESİ İÇİN 26 MADDE
mucahit Tarıh: PAZARTESI, 23.AUG.10, 14:05:10 | Mesaj # 1
BUYUK PATRON
GRUP: ADMIN
MESAJ: 159
DERECE: 100
STATU: OFLINE

YUSUF SEZGİN

PKK terörünü bitirmenin yolunun; “Derin menegenelerden kurtulmaktan”, Kürt sorunu çözmenin yolunun ise “kendi değerlerimize yönelmekten”, “kendi meneniyet kriterlerimize göre hareket etmekten” geçtiğini ifade etmiştik.
Bu iki temel konunun dışında terörün üstesinden gelmek ve Kürt sorununu çözmek için yapılabilecek pek çok şey vardır.
A-TERÖRÜ BİTİRMEK VE GÜVENLİĞİ SAĞLANMAK İÇİN;
1. Terörle mücadeleyi, gücünü ve etkinliğini derin yapıdan alan organlarla-kurumlarla yapmanın imkanı yoktur. Zira derin yapı, sorunun kaynağıdır; bu gücün inisiyatif ve yönlendirmesinde yapılacak “terörle mücadele” bir fasit daire oluşturacak; kanı, kini ve toplumsal çözülmeyi artıracaktır. Bir yandan terörü besleyen “derin güç”, öte taraftan “terörle mücadele” adı altında devlet ve toplum üzerinde kendisine hareket alanı açmaktadır. O nedenle terörle mücadele edecek kurumların-organların derin yapı etkisinden kurtarılmasına ve bu mücadelenin, “derin yapının etkin olamadığı kurumlarla” yürütülmesine ihtiyaç vardır. Şu anda bir nevi “tavşana kaç tazıya tut!” oyunu oynanmaktadır. Tavşan da, tazı da aynı elin, kripto derin yapının kontrolündedir. Terörle mücadele sivil otoritelerin kontrolünde, hesap veren, şeffaf kurumlar ve organlar eliyle yapılmalıdır.
2. Bu gün APO denilen adam, terörle mücadele edecek kurumun elindedir ve örgütü oradan yönetmektedir. Yukarıdaki madde ile bağlantılı olarak bu ada, ve bu adam acilen sivil-şeffaf güçlerin denetimine ve inisiyatifine alınmalıdır. O adadan kimin devleti, kimin örgütü kimin Apo’yu yönettiği birbirine girmiş durumdadır. Dünyanın hiçbir ciddi devletinde böyle bir fecaat olamaz, bir millet bu kadar ahmak yerine konulamaz. Bir cezaevi(?), bir terör örgütünün böylesine karargahı, yönetim merkezi haline getirilemez. Terörle mücadelede başarı için, örgütle APO’nun, APO’yla derinlerin, derinlerle örgütün bağını koparmak gerekmektedir.

3. Terörle mücadelede devlet, güvenlik güçleri, kamu görevlileri teröristle vatandaş arasında net bir ayrım yapmalıdırlar. “Kürtçü”, “ayrılıkçı” görüşleri benimsese, PKK’ya sempatik baksa dahi, suç teşkil eden herhangi bir eylem içinde olmayan vatandaşlar silah ve şiddet kullanan teröristten ayrı tutulmalıdır. Masum kabul edilmeli, hiçbir fiziki, ekonomik, psikolojik baskıya maruz bırakılmamalıdır. Bu ülkede terörü büyüten ve PKK’yı güçlendiren en önemli etken, devletin ve kolluk birimlerinin sivil vatandaşları bir delile dayanmaksızn “zanlı”, “suçlu”, “destekçi” ilan etmesi ve bir şekilde dışlaması, cezalandırmasıdır.
4. Ancak, Teröre ve terörist guruplara tavizkar, esnek, müsamahalı yaklaşarak örgütün halk üzerindeki etkisinin kırılması mümkün değildir. Devletin caydırıcılığını, ciddiyetini göstermesi, marjinalleşene kadar PKK ve silahlı gurupların üzerine “güçle” gitmesi gerekmektedir. Örgütü muhatap alırcasına “karşılıklı silahlar sussun!”, “devlet de geri çekilsin!” gibi söylemler, sadece teröre ve örgüte cesaret verecek, pazarlık payını artıracaktır. Bu gün PKK’nın halk üzerindeki en büyük kozu, şiddet kullanması ve sivil-masum insanlara tehdit olabilmesidir. Devlet vatandaşını bu baskıdan korumalı, ama silahlı örgütün şiddetle üzerine gitmelidir.
5. Bu gün -eğer istenirse- özellikle kırsalda terörle mücadele çok kolaylaşmıştır. Devletlerin ellerindeki teknolojik imkanlarla dağlardaki terörist gurupların tespiti ve imhası dakikalar almaktadır. Nitekim dünyada kırsalda mücadele veren hemen bütün terör gurupları silinmiştir. Bu günün teknolojisi ve imkanlarıyla bütünüyle bitirilemese dahi, örgütler kıpraşamaz hale getirilebilir, marjinalleştirilebilir. Örgüt marjinalleştikten sonra gerekirse bir af ve pazarlıkla dağılması sağlanabilir. Aksi takdirde devlet terörün önünde dize getirilmiş olacaktır ki; bu, terörün sürmesine ve başka silahlı ayrılıkçı düşüncelerin çıkmasına zemin hazırlayacaktır.
6. Son zamanlarda dikkatler karakol baskınlarına ve dağlardaki teröre odaklanıyorsa da, asıl tehdit ve tehlike şehir yapılanmalarındadır. Şehirlerde yapılanmış, dağa da militan üreten, Kürt gençlerinin beynini yıkayan, giderek kurumsallaşan bu yapılarla düzenli birliklerle, askeri birimlerle mücadele etmenin imkanı yoktur. Şehirlerdeki PKK-KCK yapılarıyla mücadele sivil kafalı, iyi eğitimli, toplum psikoljisini bilen güvenlik güçleriyle; adaleti gözeten yargıyla, duyarlı sivil yetkililerle, sosyal-ekonomik projelerle olur. Bundan sonra KCK’ya ve şehir yapılanmalarına önem verilmeli; örgütün şehir ayağının Kürtleri devletten, toplumdan uzaklaştıran uygulamalarına fırsat verilmemelidir. Bu görev daha çok sivil yetkililere düşmektedir; ancak bu konuda hükümetin ciddi bir çabası, personel politikası, projesi yoktur. Toplumu kazanmaya, yetişen gençleri devlete inanan-güvenen vatandaşlar kılmaya yönelik çalışmalar, uygulamalar zayıf kalmaktadır. Aksine KCK denilen, silahların gölgesinde Kürtleri dönüştüren yapı, çok daha etkindir, faaldir.
7. PKK ile mücadele düzenli birliklerle olmaz. Düzenli birlikler düşmanla savaşmak içindir. Terörle mücadelede ise çoğu zaman halkla terörist içiçedir ve askerler iç güvenlik için yetiştirilme-mişlerdir. Terörle mücadele ordudan alınıp, polis özel harekata veya sivil kontrolündeki birimlere verilmelidir. Ordularla terörle mücadele yapılmaz. TSK sınırları ve sınır güvenliğini sağlamalı, muharabe kabiliyetini dış düşamana karşı güçlü tutmalıdır. Terörle mücadeleden dolayı Ordunun sınırlar içinde yediği baskınlar, verdiği kayıplar “güçlü ve güven veren bir ordu” imajını zedelemektedir.
8. Polis özel harekat timlerı alana çıkarılmalı, silah ve techizat olarak güçlendirilmelidir. Ancak, kırsalda, polis harekat timlerinin derinlerle PKK işbirliğinde tuzağa düşürülmesi ihtimal dahilindedir. Malumunuz, ihtiyaç olduğunda çalıştırılmayan, gerekli olduğunda kapatılan bütün elektronik takip cihazları derin-militer güçlerin elindedir. Sivillere bağlı polis özel harekat alana çıktığında bu ikilinin (derinler ve PKK), polisleri hedef haline getirip başarısız kılacağından endişe ediyorum.

9. İstihbari çalışmalara önem verilmeli, öteden beri karmaşık ilişkiler ağında olan MİT harici ellerden ve etkilerden kurtarılarak daha şeffaf ve etkin hale getirilmelidir. PKK-MİT ilişkileri ve MİT’in illegal örgütler içindeki elemanları hangi maksada yönelik kullandığı sorgulanmakta, merak edilmektedir.

10. “İnsansız uçak” olarak ifade edilen ve istihbari bilgiler toplayan Heronların kimler tarafından ve hangi odaklar hesabına kullanıldığı, nerelere bilgi geçtiği ve bu bilgilerin nasıl değerlendirildiği açık değildir. Bu araçlarla temin edilen bilgilerin öncelikle ABD-İsrail tarafından alındığı, yapılan çözümlemelerin kontrollü bir şekilde Türk yetkililere ulaştırıldığı, en önemli zaman dilimlerinde bu cihazların kapatılabildiği bilinmektedir. Hantepe deki Heron görüntülerindeki ihmal ve ihanetler de dikkate alınacak olunursa, Heronlar’ın güvenilirliği ve kimler hesabına kullanıldığı tartışılmalıdır.
11. Terörün engelleneme-mesinin en temel nedeni istihbarat eksikliği, istihbarat problemleridir. Ülkemizde yabancı istihbarat birimleri ve elemanları cirit atarken, bizim istihbarat birimlerimiz bunlarla mücadelede isteksiz ve etkisizdir. İstihbarat “önleme” amaçlıdır. Bizdeki bazı istihbarat örgütleri ise çok defa terör örgütünü ve elemanlarını kargaşa ve huzursuzluklar adına yönlendirmekte, neredeyse organize etmektedir. İstihbarat birimleri arasında bir koordinasyon ve paylaşım yoktur; ama rekabetin olduğu söylenebilir. Hükümetler ciddi bir irade göstererek gerek sivil, gerek askeri istihbaratı yeniden ele almalı, bazı istihbarat kurumlarının “derinlerin provakatif araçları!” gibi çalışmasının önüne geçmelidir.
12. Sınır ötesinden sızmalara ve teröre harici desteklere karşı diplomatik çalışmalar yapılmalı, teröre destekler tespit edilmeli ve bu ülkeler (başta ABD-İsrail) uyarılmalı, gerekirse terörle yaptıkları işbirliği dünya kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

13. Bölge insanını canından bezdiren ve bir kısım adi suçluları yakalama dışında faydası olmayan yol arama ve kontrolleri kaldırımalı, onun yerine teknolojik, ama vatandaşı taciz ve rahatsız etmeyen sistemler getirilmelidir. Terör eylemleri her arttığında yol arama ve yoklamaları ile sivil masum vatandaşlar cezalandırılmakta ve nezaketsiz-kaba uygulamalarla bölge insanı için seyahat çekilmez hale getirilmektedir. Bu uygulamalarla bölge insanı sanki planlı olarak örgüte itilmektedir. Teröre karşı alınan bazı tedbirlerle terörün güçlendirilmesi gibi bir paradoks söz konusudur.
14. Bölge insanının devlete yeniden güveninin sağlanabilmesi için Ergenekon’un üzerine sonuna kadar gidilmeli; faili meçhuller aydınlatılarak sorumluları mutlaka cezalandırılmaldır. TSK’nın suça bulaşmış subaylarını ısrarla korumaya çalışması (Cemal Temizöz gibi) devlete ve orduya güveni sarsmaktadır.

15. Terörle mücadelede kaybedilen şehitler, ölen insanlar üzerinden karanlık güçlerin Psikolojik harekat uygulamasına, insanımızı kutuplaştırmasına engel olunmalıdır.

16. Güvenlik güçleri, bölge insanının Devleti görmek istediği yerde halka görünmeli, olaylara hakim olduğunu, her yere ulaşabildiğini ve bir saldırı karşısında teröristlere operasyonel gücünü anında gösterebilmeli ve ileri teknoloji kullanımına özen gösterilmelidir. Militer güçlerin ülkenin diğer coğrafyalarına göre bölge üzerindeki etkinliği ve görünürlüğü çok fazladır. Bu etki kırılmalı, sivil otoriteler güçlendirilmeli. Güvenlik güçleri çok görünmek yerine, etkin ve caydırıcı hale getirilmelidir.
17. Ergenekon’la derin devletle ilişkili, karanlık işlere karışan paramiliter gurupların çökertilmesi, devlet içindeki gri noktaların kaldırılması, (PKK ve benzeri) devlet gölgesinde iş yapan terör örgütlerinin bitirilmesini kolaylaştıracaktır.

18. Terörle mücadele eden birimlerin tek elden koordinasyonu büyük önem arz etmekte olup, bu yönde yaşanan koordinasyon ve iletişim sorunlarının giderilmesi amacıyla, Bölgede iç güvenlik hizmeti sunan tüm birimlerin faaliyetlerini, sivil iradenin taşradaki temsilcisi olan mülki idare amirlerinin koordinesinde yürütmeleri önemlidir. Büyük gürültülerle kurulan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nin ne işe yarayacağı, ne kadar etkin ve verimli olabileceği meçhuldür.
19. Cezaevlerinden çıkan örgüt mensuplarının daha eğitimli ve bilinçlenmiş olarak örgüt faaliyetlerine devam ettikleri dikkate alındığında, cezaevlerinin örgütün “eğitim kampı” olmaktan çıkartılarak düzeltilmesi ve farklı bir yaklaşımla ıslah edici hale getirilmesi sağlanmalıdır.
20. Terörle mücadele kapsamında yapılan operasyonlarda, zorunlu askerlik hizmeti yapanlardan ziyade, iyi yetişmiş, profesyonel polis ve askeri timler kullanılmalı ve kesinlikle sıcak temaslarda JÖH (Jandarma Özel Harekat) veya PÖH (Polis Özel Harekat) timleri kullanılmalıdır.
21. Terörle mücadele eden birimler, karakollar araç-gereç ve teçhizat bakımından güçlendirilmeli ve Bölgeye, seçilmiş, insan psikolojisini iyi bilen güvenlik-emniyet personeli gönderilmelidir.
22. Bölgede görevlendirilecek üst düzey güvenlik görevlileri terörle mücadelede tecrübeli yöneticilerden seçilmeli; insan Hakları, Orantılı Kuvvet Kullanımı, Demokratik Kolluk İlkeleri ve uygulamaları konularında, teorik/uygulamalı hizmet içi eğitimlerden geçirilmelidirler.
23. Koruculuk sistemi gözden geçirilmeli ve korucuların, görev ve sorumluluk alanı olan köy sınırları içerisinde görev yapmaları esas alınmalı, bu çerçevede, korucuların sorumluluk alanı dışındaki görev ve operasyonlarda kullanılmaları engellenmeli, korucuların yasadışı hiçbir faaliyetine göz yumulmamalı, uzun vadede terör olaylarının azalmasına paralel olarak, korucuların mağdur duruma düşmeleri de engellenmek suretiyle koruculuk sisteminin tasfiye süreci başlatılmalıdır.
24. Bölgede korucu olarak görev yapanların çocuklarına sahip çıkılabilir, bu çocukların devlet parasız yatılı okulları ile polis ve askeri okullara yerleştirilmeleri kolaylaştırılabilir.
25. Terörün bir silahlı propaganda ve dilinin de şiddet olduğu gerçeği göz önüne alınarak, öldürülen teröristlerin cesetlerinin ve ele geçirilen silah/patlayıcı maddelerin medyada görüntülü olarak yayınlanmaması ve terör örgütünün reklamını yapacak ve kitlelerde korku doğuracak olayların medyaya abartılı olarak yansıtılmaması sağlanmalı. Terör olaylarının kamuoyuna yansıtılmasında uyulması gereken etik ilkeler belirlenmelidir.
26. Özellikle bölgedeki bazı şehirlerde, önleyici kolluk hizmetlerinin yetersiz olduğu, göç eden kitlelerin şehir kültürüne entegrasyonlarının sağlanamadığı görülmektedir.
Yirmi yılı aşkın süredir yürütülen Terörle Mücadelenin, “sadece teröristle” savaşmakla bitirilemeyeceği bilinmelidir. Teröriste aman vermemekle, güç kullanılmakla birlikte; vatandaş kazanılmaya çalışılmalı, terörün altyapısını, toplumsal tabanını kurutmak için sosyolojik, sosyo-psikolojik, bilimsel önlemler geliştirilmelidir. Terörle mücadeleye paralel demokratik standartlar yükseltilmeli, özgürlükler genişletilmeli, evrensel insan hakları esas alınmalıdır.
Terörü bitirmek için öncelikle terör guruplarıyla devlet memurları arasındaki örtülü-açık münasebetler bitirilmelidir. Karanlık ilişkiler ve derin bağlantılar çözüldükten sonra devlet sivil vatandaşa merhametle, kadife eliyle yaklaşmalı, silah ve şiddet kullanananın tepesine demir yumrukla inmelidir.
Devamı: Kürt sorununun ve Kürtlerin sorunlarının çözümü için neler yapılabilir?

 
HAKKIN YOLUNDAYIZ » HAKKIN YOLUNDA FORUM » KOSE YAZILARIMIZ » TERORÜN BİTMESİ İÇİN 26 MADDE (PKK TERORUNU BİTİRMEK)
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:

 

Tasarım Mucahit CANAN HAKYOLUNDA YÖNETİMİ