uzun uzun cümleler kuracaktım
anlatacak...
onlarla,cümlenin göz alıcı heybetiyle sarscaktım satırları,
ab-ı hayat akıtacaktım kalemin ucundan,mürekkep değil,
nevasını dinlemeye cağıracaktım
hayat iksirinin....
baharı,kuşları masum çocuk gülümsemelerini
denizin berraklığını,gökyüzünün maviliğini,
bilmeye ne varsa hayatı sevmeye dair,
duyduğum ne varsa anlatacaktım.
nafile!
dokundukca kalemi onulmaz bir çığlık sardı
dört biryanı.
susturulmaz hazin bir bağrışma
laf dinletemedim kelimelere,
ben ne kadar <hayat>dedimse
hayat o kadar <ölüm> dedi
düşünün ki ölüm bir mektuptur
sevgilinin gönderdiği...
gelmez sana ölümden bir ziyan gönlüm
can gitse de korkma başka bir candır ölüm (mevlana)