PROF.OSMAN ÖZSOY
Konunun G. Doğu’da siperlere kadar uzanan öyle bir boyutu var ki, aşağıda izah edeceğim. Şuradan başlayalım. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gazetecileri çok fena tongoya düşürdü. Kendisine güvenenler, bunun acısını ellerinde patlamış birer yazı olarak ödediler.
Perşembe günü manşetten, “üniversitelerde başörtüsü sorununu çözecekleri” yönünde açıklaması yayınlandı Sayın Kılıçdaroğlu’nun...
Açıklama toplumda büyük ilgi gördü. Takdirle karşılandı.
O kadar ki, birçok gazeteci yazılarını gazeteye ulaştırmak için kendilerine verilen süreyi sonuna kadar kullanmadan, hazır can alıcı da bir konu çıkmışken öğle saatlerinde yazılarını yazdılar ve gazetelerine gönderdiler... Herbiri yazılarında Gandi Kemal’i övdüler. Tüm Türkiye senden zaten bu cesur çıkışı bekliyordu, AK Parti’nin siyaseten istismar ettiği bu konuyu hakkaniyetle çözeceğine inanıyordu mealinde yazılar döşendiler.
Yazılarını erkenden gazetelerine gönderdikten sonra, havaların da iyi olmasından yola çıkarak o günkü işlerini tamamlamış olmanın rahatlığıyla herbiri aktılar aleme...
Fakat aynı gün akşama doğru saat 17.15 sularında CHP genel merkezinden, Kılıçdaroğlu’nun, “Kızlar türbanla üniversiteye gidecek demedim” şeklindeki açıklaması duyuruldu. Bu açıklamadan haberdar olmayan gazeteciler yazılarını düzeltme fırsatı bulamadılar, son anda haberdar olanlar ise yaşadıkları şoku sıcağı sıcağına yazılarında aktardılar. (Örneğin gazeteci Taha Akyol, “Kılıçdaroğlu için bravo diye yazmaya başlamıştım, akşam değiştirdim yazımı” şeklinde hayretini yansıttı.)
Köşe yazarı dostlarımız CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun artık rutin hale gelen çark etme olaylarından sonuncusu hakkında çok sayıda içerikli yazı yazdılar ama nedense bir ayrıntıyı atladılar.
Sayın Kılıçdaroğlu, perşembe günü manşet olan “üniversitelerde başörtüsü sorununu çözecekleri” şeklindeki açıklamasında yanlış anlaşılan bir nokta olduğunu düşünseydi, herhalde akşama kadar beklemez, gerekli düzeltmeyi hemen yapardı.
Öğleden sonraki saatlerde ne oldu da, 180 derece çark etti.
Kaldı ki, ilk açıklaması toplumda fevkalade olumlu etki oluşturmuşken...
Bu konuda kişisel kanaatim şudur:
Sayın Kılıçdaroğlu’nun neden çark ettiğini anlamak için perşembeye değil, bir sonraki gün olan cumaya bakmak lazımdır.
Sayın Kılıçdaroğlu Cuma günü erken saatlerde, çömelecek & çömelmeyecek tartışmaları gölgesinde süren G. Doğu gezisine çıktı. Kılıçdaroğlu’nun Çukurca ve Irak sınır bölgesindeki siperlerde yaptığı incelemelerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ile 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel katıldı. Nerden baksanız en üst seviyede kusursuz bir askeri jestle ve protokolla karşılandı.
Eğer Sayın Kılıçdaroğlu gazetelere manşet olan “üniversitelerde başörtüsü sorununu çözecekleri” yönündeki açıklamasını yalanlamasaydı, kendisine yapılan karşılamanın bu düzeyde olmama ihtimali çok yüksekti.
Şahsen ben, Sayın Kılıçdaroğlu’na karargah çevrelerinden böyle bir mesajın ulaştırılmış olabileceğini ve böyle bu düzeltme karşılığında önceden planlanan gezinin aksaksız ve üst seviyeden protokolla sorunsuz sürdürülme teminatı verildiğini düşünüyorum.
Başbakan Erdoğan’ı en riskli sipere götürüp, baş ve gövdeyi açıkta bırakan ve ancak dizine kadar koruma sağlayan bir kum çuvalı arkasında, Kılıçdaroğlu’nu ise en sorunsuz siperlerden birine götürüp, gırtlak hizasına kadar koruma altına alan kum çuvalları ardında bir müsamere taburu gibi şov içerikli arzıendam ettirilişi ile ilgili tartışmalara burada girmek istemiyorum. Kaldı ki bu konuda çok güzel değerlendirmeler yapıldı. (Şu linklerden bazılarını okuyabilirsiniz: 1, 2, 3, 4, 5)
Radikal’den İsmet Berkan, “Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!” başlıklı yazı kaleme aldı. Yıllardır siyasetin içinde olan Kılıçdaroğlu’nun, türban konusundaki açıklamasından atacağı geri adımın olası olumsuz etkilerini algılamaması ve hesap etmemesi mümkün müdür? Eğer değilse neden herkesi hayrete düşüren bu yalanlamayı yapmıştır?
Bize göre Kılıçdaroğlu örtülü bir muhtıra yemiş, el altından uyarılmıştır. Bu safhadan sonra Kılıçdaroğlu’nun millet iradesini sivil bir anlayışla parti ve devlet yönetiminde temsil etme düşüncesi ipotek altına girmiştir. TSK, bir müddet aradan sonra yeniden Kılıçdaroğlu üzerinden günlük siyasetle içli dışlı fotoğraf vermiş, kimi hassas konularda dizayn görevine geri dönme çabasında olduğunu yansıtmıştır. Liderlere olan ilgisindeki farklılığı da kurumun web sayfasındaki tutumu üzerinden yansıtmıştır.
Değerlendirmelerimizde elbette eksik veya yanlış olan noktalar olabilir. Fakat ani karar ve tutum değişiklikleri konusunda kamuoyunu ikna edici bir görüntü içine girilmezse, insanlar oluşan boşlukları doldurmayı mevcut algılamaları üzerinden yapmayı sürdüreceklerdir.
Liderlere güvenlik açısından siperlerde paravan edilen kum çuvallarının yüksekliği bile zihinleri karıştırmaya yetmektedir...
Kurumlara güven aşınmasına neden olacak tavırlardan ve görüntülerden özenle kaçınılmalıdır.