Dağ köylerinden bir köye, altmış yaşında bir dedeye kız istemeye gidilir. Almanya’dan gelen genç, civan bir delikanlı ile çıkılır yola.

Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile kızı yanlarında götürdükleri delikanlıya isterler. Kız da ailesi de hemen kabul eder.

Düğün, merasim, cümbüş yoktur. Hemen getirirler kızı. Akşam olur, el ayak çekilir, dede ile gelin aynı odada ve evde kimse kalmaz.

Kız söylenir: Baba git artık oğlun gelecektir herhalde, der. Dede:

-Kızım, gelen de bu, giden de bu, sar dedenin boynunu, der.

Neden anlattım bu trajikomik hikâyeyi?

Ülkemizde göz boyamak, insanları kandırmak öteden beri vardır ve millet olarak bunu her yerde övünerek anlatırız. İnsanları kandırmak bir övünç kaynağıdır bizim için. Bolca da alkış alırız bu yüzden.

Doğan medyasının makyaj sponsorluğunda, ülkenin en iyi makyözleri eşliğinde bir yeni yüz piyasaya sürüldü. Boyacı küpüne batırılmış gibi, dürüstlük abidesi, fakir fukara dostu, yırtık ayakkabılarla kağıttepelerde çamura batan, fakir sofralarına bağdaş kurmasını bilmeden oturan bir Gandi Kemal türetildi.

Bu adam piyasaya sürülürken de yağmurun yağmaması için temennilerde bulunuldu. Türk halkına şöyle seslenildi:

-Bu genç civanmert delikanlı için oylarınıza talibiz.

Halkımızın bir kısmı da baktı, makyaj yerinde, eski başkanın yetersizlikleri bu adamda yok. Ne kadar olumlu özellik varsa hepsi birikmiş. Mübarek cennetten geçici olarak ülkeyi düzeltmek için gönderilmiş.

Ne kadar kötü hasletler varsa hepsinden arınmış, günah işleme, kul hakkı yeme, riyakârlık yapma gibi kötü melekelerin hepsinden sıyrılmış, arınmış.

Tamamdır artık. İstediğimiz adam, bizi kurtaracak mehdi bu!

Heyhat! Yağmurun yağıp da makyajın yüze göze bulaşmasına, akmasına gerek kalmadan, adamımız eline bir kalem aldı, Doğan Medya makyaj atölyesinde binbir güçlükle yapılan maskeyi suratından atma derdinde.

Meydanlardaki fiyaskoyla sonuçlanan Cumhuriyet mitingleri coşkusuna aldanıp, açıp ağzını başladı kendini deşifre etmeye.

Söylediği şeyleri biliyorsunuz. Havuzlu villadan tutun da, fakirlik edebiyatından, kul hakkı olayından, sorunlara çözüm bulma yönteminden…

Ne söylediyse elinde kaldı. Eskisi gibi zannediyordu kartel medyası. Biz parlatırız, cilamızın üzerine kimse bişey daha ekleyemez. Oysa bilmeleri gerekirdi artık tek sesli medya yok. Ne söylersek yutturamayız bu halka. Yıllardır uyuttuk ama herkes gözünü açtı, bilmeleri gerekiyordu bunu. Kendisi saf olan herkesi saf zannedermiş.

Anlı şanlı yazarlar başladılar söylenmeye, karınlarından konuşmaya. Adam bizi yanılttı falan demeye getiriyorlar lafı.