Sular başlıca iki kısma ayrılır: Mutlak sular, mukayyed sular...
I -Mutlak Sular:
Bunlar, yaratıldıkları aslî vasıf üzerine duran yağmur, kar, deniz, göl, ırmak, pınar ve kuyu sularıdır. Su denildiği zamanda ilk olarak bu kısım akla gelir. Abdest ve gusülde de sadece bu kısım sular kullanılır.II - Mukayyed Sular:
İçine herhangi bir maddenin karışmasıyla aslî vasfı bozulmuş ve hususî bir ad almış olan sulardır. Gül suyu, çiçek suyu, meyve suyu, et suyu, v.s....
Mutlak suyun içine mukayyed su karışır ve mutlak suyun üç vasfından, yani, renk, koku ve tadından birini veya ikisini değiştirir ise, bu su, mukayyed su hükmünü alır.
Mutlak suyun içine toprak, sabun, v.s. gibi temiz bir madde düşmekle mutlak su olmaktan çıkmaz. Yeter ki suyun incelik ve akıcılığı kaybolmasın.
Mutlak Sular Kaç Kısma Ayrılır?
Mutlak sular kendisi temiz olup olmaması, başka bir şey'i de temizlemeğe elverişli bulunup bulunmaması bakımından şu kısımlara ayrılır:
a - Hem temiz, hem de temizliğe elverişli ve kullanılmasında da hiçbir dinî mahzur olmayan sular... Bu sular 3 vasıfdan hiçbiri kaybolmamış temiz sulardır. Hem içilir, hem yemek yapılır. Abdest ve gusülde de kullanılır.
b - Hem temiz, hem de temizleyici, fakat zaruret olmadan kullanılması mekrûh olan sular.
Ev kedisi gibi ehlî bir hayvanın veya çaylak, doğan, v.s. gibi yırtıcı bir kuşun artığı olan sulardır. Bu sular, her ne kadar temiz ise de başka su varken yeme ve içmede, abdest ve gusül temizliğinde kullanılmamalıdır. Ancak başka su yoksa, kullanmakta hiçbir dinî mahzur kalmaz.
c - Temiz, fakat temizleyici olmayan sular...
Bunlar gusül ve abdestte kullanılmış olan sulardır. Bunlara mâ-i müsta'mel (kullanılmış su) denir. Bu sular temizdir ve maddî pislikleri temizlemekte de kullanılabilirler. Ancak abdestte ve gusülde kullanılmazlar. Yemek ve içmekte kullanmak ise mekruhtur.
d - Temiz olmayan sular...
İçine bir pisliğin düştüğü kesin olarak belli olan ve küçük su tabir edilen az miktardaki sulardır. Bu sular hiçbir şeyde kullanılmazlar.
e - Şübheli sular...
Ehlî merkep ve bundan doğmuş katırların artığı olan sulardır. Bu suyun temiz olduğu ittifaklı, ancak abdest veya gusülde kullanılıp kullanılmayacağı ihtilâflıdır.
Mutlak sular, içine düşen necâsetle pislenip pislenmeme yönünden ise, ikiye ayrılır: Durgun sular, akar sular.
I - Durgun Sular:
Bu sular, miktar itibariyle çok su ve az su kısmına ayrılırlar.
Çok su ile akarsu, pislenme yönünden aynı hükme tâbidirler.
a - Çok su: Yaklaşık olarak 50 m2lik bir satha sahip olan durgun su birikintisine veya su havuzuna çok su veya büyük havuz (havz-ı kebir) tabir edilir. Bu sular, pislenme bakımından akarsularla aynı hükme tâbidirler. Yani, içine bir pislik düştüğünde suyun üç vasfından biri değişmedikçe temiz sayılır. Bu suların derinliği ise, en az 1 karış veya 24 parmak olmalıdır.
b - Az su: Yaklaşık olarak 50 m2'den az bir satha sahip olan su birikintisine veya su havuzuna az su (veya küçük havuz) ismi verilir. Bunlar içlerine herhangi bir pislik düştüğü zaman, derhal pislenirler. İsterse 3 vasfından hiçbiri değişmesin. Meselâ, böyle bir suya bir damla kan damlasa suyu temiz olmaktan çıkarır. Bu sular, pisliğin değmesi ile bile pislenmiş olurlar. Meselâ, köpeğin yalaması ile...
II - Akar Sular:
Akar suyu, akış kuvvetiyle bir saman çöpünü sürükleyip götürebilen su diye tarif etmişlerdir. Akarsular, çok su hükmündedir. İçlerine pislik düştüğünde üç vasfından biri bozulmadıkça, pis olmaz.
Pisliğe temasından dolayı üç vasfından bir veya ikisi değişen su ile temizlik yapılmaz. Ama bu su ile, bitki ve toprak sulanabilir. Sığır ve deve, davar gibi hayvanlara da içirilebilir.